Günümüzde yaşamın hızını yakalayabilmek için fiziksel,
psikolojik ve beyinsel yeteneklerimizi sınırların üzerinde zorlamaktayız.
Yüksek iş hayatı temposu, çevresel etkenlerin yoğunluğu, insan ilişkilerinde
yaşanan sorunlar bireyin yaşam akışı içinde, kimi zaman duygusal ve düşünsel
boyutta, özellikle de beden sağlığı noktasında sorunlar yaşamasına neden
olmaktadır. O halde stresi; fiziki, sosyolojik ve psikolojik faktörlerin
etkisiyle bireyde meydana gelen sıkıntı hali ve bunun hastalık olarak bedene
yansımasıdır diye açıklamak mümkün olacaktır.
Stres çeşitli faktörlerden meydana gelmektedir. Bu
faktörleri fiziksel, sosyolojik, aile ve iş – kariyer hayatı faktörleri diye
gruplandırabiliriz. Her insan bu faktörlere karşı farklı farklı tepkiler
geliştirdiğinden dolayı stres karşısında da farklı tepkiler
gerçekleştireceklerdir.
Stres, kaçınılmaz ve çift yönlü bir olgudur. İnsanın
yukarıda saydığımız farklı uyarıcı faktörler sayesinde bireyin sıkıntıya
düştüğü haller birer stres potansiyelidir. Stres ne kadar olumsuz olarak
algılansa da performansı azalttığı gibi arttırabilmektedir de bu da stresin
çift yönlü olması özelliğinden kaynaklanmaktadır. Stres kişiseldir, cinsiyete ve çeşitli meslek
gruplarına göre farklılık gösterebilmektedir.
Stres hayatımızda çeşitli belirtiler gösterir bunlar;
·
FİZİKSEL BELİRTİLER ( Baş ağrısı, düzensiz uyku,
çene kasılması, diş gıcırdatma, döküntü, hazımsızlık vb.)
·
PSİKOLOJİK
BELİRTİLER ( Kaygı – endişe, depresyon, ruhsal
durumda hızlı değişiklikler, asabilik vb.)
·
ZİHİNSEL
BELİRTİLER ( Unutkanlık, karar vermede güçlük,
hatalarda artış, düşük verimlilik, iş kalitesinde düşüş vb.)
·
SOSYOLOJİK
BELİRTİLER ( Güvensizlik, başkasını suçlama, fazla
savunmacı tutum vb.)
Tüm saydığımız stres faktörleri özel hayatımızdaki
etkisi kadar iş hayatımıza da oldukça fazla etki etmektedir. Aşırı iş yükü,
işin sıkıcı olması, ücret yetersizliği, terfi sorunları, çalışma saatlerinin
süreleri, personel azlığı, çevresel sorunlar, yetkilerin yetersizliği, teşvik
etmeme, değerlendirilmelerde yapılan adaletsizlikler, araç-gereç azlığı, zaman
baskısı, çalışmaların karşılığının alınamaması, iş ortamında yaşanan
huzursuzluklar, ast üst veya çalışma arkadaşlarıyla yanlış veya yetersiz iletişim,
rol belirsizliği, moral düşüklüğü, yapılan işten tatmin olamama, hedeflerin net
olarak belirlenmemiş olması vb. etkenler iş yaşamında bizi sıkıntılı durumlara
sürüklemektedir. Bu durum işletme ortamında “ÖRGÜTSEL STRES” kavramını meydana
getirmektedir. Peki, iş yaşamında stresi nasıl yönetebiliriz birazda buna değinmemiz gerekirse ilk önce stres yönetimi kavramından söz etmemiz gerekmektedir.
Stres Yönetimi; yaşam kalitesini arttırmak ve stresle başa
çıkmak amacıyla stresin nedenini ve bu nedenlere verilen tepkileri
değiştirmektir diye tanımlayabiliriz.
İşletmelerde örgütsel stresle başa çıkabilmek için; Nefes
ve bedensel egzersizler, gevşeme metotları, çeşitli etkinliklere katılmak, psikolojik
bilinçsel terapi, doğru – sağlıklı beslenme, kendi kendini kontrol etme bilinci
geliştirme gibi bireysel stratejiler örgütsel stresi azaltmada yardımcı olacağı
gibi, örgütsel hava yaratmak, işin zenginleştirilmesi, işletmesel rollerin
belirlenmesi, mesleki gelişim yollarının planlanması, sağlıklı kariyer
yönetimi, mesleki danışmanlık, işyerinde neşeli ortam yaratmak, sağlıklı ve
doğru iletişim yollarını bulmak, çeşitli değerlendirme sistemlerinden sonra yön
gösterici eğitici geri bildirimlerde bulunmak, işletme içi sosyal etkinlikler
düzenlemek gibi işletmelerin örgütsel stratejileri ile desteklenmesi
gerekmektedir.
Gerek bireysel,
gerekse örgütsel düzeyde yapılacak çeşitli düzenlemeler, örgütsel stres kaynaklarının
azaltılmasına yardımcı olacaktır. Böylece doyumlu ve verimli bir örgütsel ortam
yaratılarak, hem örgütlerin üretim sürecinin aksamadan işlemesi, hem de işgörenlerin
ruh ve beden sağlıklarını korunması sağlanabilecektir.
Kaan GÖGEBAKMAZ